top of page

KENDİNİ TANIMA SANATI

Güncelleme tarihi: 19 Mar 2021


Kişi kendisini ne kadar tanır?

Ya da benliğinizi sorguladınız mı hiç?

Peki kendimizi tanımamız sadece hobi ve fobilerimizden mi ibaret?



Friedrich Nietzsche’nin dediği gibi, “İnsan en çok kendisine uzaktır.”


Var olduğumuz günden beri hep arayıştayız. Kimilerine göre ne aradığını bilen, kimilerine göre de başkalarına ayak uydurmak için yapılan eylemdir. Herkes zamanı daha verimli kullanmak , kendisini bulunduğu noktadan daha iyi bir noktaya taşımak ister. Bunun için bir sorum var: Cevabı bulunduğu halde toz pembe dünyalardan çekip çıkartacak yeni bir başlangıçla yeniden bir dünya yaratacak. Kişide dominant etkiye yol açacak bir arayış...


Günümüzde insanlığın değiştiğini söyleyenlerin hiçbirinde kendisinin de değiştiğini söyleyen birisini bulamazsınız. Bu da kişinin kendisine ne kadar uzak olduğunu gösteriyor.Başkasını anlamamız ve tanımamız için önce kendimizi tanımamız gerekir.Başkasını tanımak kendimizi tanımaktan geçer.

Dünyanın en zor sorusudur. Ben kimim ?

Sanıldığı kadar basite indirgenemeyecek bir soru. Cevabının bulunması halinde kişiyi dünyaya yeniden doğurtacak bir soru. Peki kendisini tanıyan kişinin ödülü nedir ?Mutluluk... Fakat her şey onunla sınırlı değildir .Sınırlı olmadığı gibi onsuz da bahtiyar olunmadığını biliyoruz. Kişinin iç dünyasında yaptığı çatışma,dış dünyasındaki değerleriyle ne kadar uyumluysa o denli mutlu olur. Karar verme ve dayanma gücü artar. Bu sorunun cevabını bulmak isteyenler geçmişten tamamen sıyrılıp;yarınlara yeni başlangıçlar yapacak ve yeniden kendilerini tanıma fırsatı sunacaklardır kendilerine.

Kişinin hayatını daha zengin ve yaşanabilir kılmak için de önce kendine "dur!" diyerek bilinçlenmesi gerekir .Geçmişe takılı kalınmamalı, unutma! o tozdur üfle gitsin. Düşün bir daha tekrar doğmayacağını düşün .

Koca ömrünü kendini tanımadan;bir yabancıyla geçirdiğini düşün .

Kişiliğini, temel değerlerini ,bedenini, hayallerini, sevdiklerini ve sevmediklerini bilmelisin. Yüzleşmekten korkuyorum diyorsan da...Derim ki korkularınla iyi bir hayat diliyorum .Tabi ne kadar mümkünse...


Bizler çok karışık ve gizemli canlılarız.İrademizle;arkadaşlarımızı,çevremizi,eğitimimizi ve daha nicesini biz seçebiliyoruz.Tüm bunların oluşturduğu bu değerler,haliyle farklı kişilikler ortaya çıkartır.Yani bazen başkalarıyla en fazla bir kaç benzerliğimiz bulunur ama geriye kalanlar tamamen kişinin kendisine hastır.Sonra sahip olunan bu değerlerle kendi dünyamızı biz oluşturur iyi olduğu kadar sürdürürüz.Ama sürdürülebilir kısmında yanlış kararlar varsa bunlar bazı aksaklıklara sebep olabilir. Hayatımızda ki yanlış kararlar,güven ve cesaret eksikliği gibi durumları gittikçe şişirerek akıl odasına duvarlar örüp insanı yenilgiye uğratır. Yanlış kararların altında ne istediğini bilmeme daha doğrusu kendini tanıyamama gibi bir durumda ileride kişiyi sınayarak,zorluklarla baş edebilmesini zorlaştıracaktır .Bu yüzden kişinin hayatındaki öncelikleri belirlemesi,daha sonra da karşılaşılan sorunların ne olduğunun ve bunların üstesinden nasıl gelebileceğini tespit etmesi gerekir.Daha yaşanabilir bir yaşam tarzı sunmalı kendisine.İnsanın kendisiyle iletişime geçebilmesiyle iç ve dış dünyasını dengede tutabilmesinin son derece önemli olduğunu söylemiştik.Tam anlamıyla ne istediğini bilmeden alınan kararlar,birer birer mutsuzluğa dönüşür. Mutsuzluklar ise gerçek acıya...Biliyoruz ki en çok acı çekmemize;kendi fikirlerimiz sebep olur. Bu sefer savaşın başkasıyla değil,kendinle olduğunu fark edersin. Sorgularsın bütün yaşanmışlıkları. Anlam vermeye çalışırsın bütün olanlara. Sorularına cevaplar ararsın bulabildiklerinle yine, yeniden tasarlarsın dünyanı. Derin bir boşlukta olup bilinçsizce yaptığın her tercihin ciddi sorunlar getirdiğini o an anlarsın. Bu da hayatta kayıplara sebep olur. Peki anlamak için illa ki yaşamak mı gerekir ? İnsan ömrü her şeyi deneyimleyebilecek kadar uzun bir yaşantı sürmez. Yaşamını sürdürdüğü koloni içerisindeki gözlemlerle insan kendince dersler çıkartmalı.

Bilinçsizliğin ise ağır yaptırımları olur. İlerde distimik (gizli depresyon) başta olmak üzere yaşama karşı isteksizlik kaçınılmaz olur. Gerçekleştireceği eylemlerden tat ve zevk alamama sonucu ;yaşantı sürülen hayatı basite indirgeyip olaylara karşı son derece umursamazlık belirginleşir. Bu da kişinin kendisine sıkacağı son kurşunlardan bir tanesi olur. Bulunduğu halde,bu durumlarla sık sık karşılaşılıyorsa o zaman değişim şart. Ama küçük ama büyük.

Bu yüzden kişi aldığı kararların farkında olmasıyla getirisi olan zihinsel özgürlükle daha mutlu olacaktır.Şimdi kendinizi okuyup tanımanın tam vakti.


Unutma! Kendini tanımak sanattır.


DİĞER YAZILARA ULAŞMAK İÇİN;












 
 
 

1 Comment


meltemc655
Mar 19, 2021

Kendi varoluşunu başkalarınkiyle kıyaslayarak yaşayan kişi, yabancılaşma duygusu içindedir.

Like

©2023 by Jonah Altman. Proudly created with Wix.

bottom of page