CEVAPSIZ SORULAR
- ZAFER ÇELİKEL
- 7 Tem 2021
- 3 dakikada okunur
Hayatımızda kontrolümüzde olan veya olmayan bir çok sorunla karşılaşıyoruz. Bazen gerekli bazen gereksiz, acil ya da ertelenebilir, önemli veya önemsiz konular karşısında çözüm sunmamız gerekir.
Bu sorunlar karşısında yeterli cevaplar bulabiliyor muyuz? Çözüm aramak yerine kaçıyor muyuz? Ya da gerçekten her sorunun bir cevabı var mıdır? Peki ya cevapsız kalan sorunlar neler doğurabilir?

Çözülmemiş meselelerin ilmi olarak bildiğimiz felsefe toplumumuzda farklı gözle bakılmaktadır.Yapan kişiye üşütmüş,komünist veya dinsiz gözüyle bakılabiliyor.Halbu ki sorunlara tek çözüm olacak bu yol sadece felsefeden yani zihni kullanma yolundan geçer.Biyiloji ve sosyoloji insanlara tamamen bir obje gözüyle bakıp anlamaya çalışırken felsefe bizleri,bize birer nesneden ibaret olmadığımızı hatırlatıp bizi doğru yola naklediyor. Sahip olduğumuz bu karmaşık yapı ancak felsefeyle çözülebilir.Sorunlar karşısında aldığımız ve alacağımız kavramlara kadar sorgulayan ve anlamlandırandır felsefe.Cevapsız sorularımızı ancak bu yolla bulabiliriz.
Kişinin,mantığıyla yaptığı hatayı çözmesi epey zor olacaktır.Sorunlarımız karşısında çaresizce beklemek çözüm olmadığı gibi mantık çerçevesinde de yer edinmeyen bir durumdur.Anormallikler karşısında panik atak,cevapsız kalma ve travmatik tepkiler sergilenebilir.Binlerce sorunun getirdiği korku,kaygı,tedirginlik,çaresizlik,umutsuzluk gibi durumlar yoğunlaşırken bunlarla birlikte öfke,şiddet,nefret ve kutuplaşmada oluşur.Sters, bunalım ve korkudan beslenip bizleri alacağımız karalar karşısında hepten güçsüz kılar.Bu durumlar karşısında şüphecilik doğar ve sorunlara cevaplar aramaya başlarız kendimizce.Binlerce çeşit problemlerle karşı karşıya kalabiliyoruz.Bu problemler dışında sahip olduğumuz din,dil,ırk ve ideoloji biçimi gibi durumların tamamı farklı sorunlar doğurur.Bu karşılaşılan sorunlar daha önce tekrar yaşandıysa o durumuda göz önünde bulundurarak yol alınmalı.
Sorularımızı cevapsız bırakmamak için beynin burada muhakeme etmesi gerekir.Daha iyi işler için,daha iyi beyin gerek.Buda sağlam pisikolojiyle mümkün.Yemeğe karşı gösterilen açlık bilgiye karşı da gösterilmeli.Beynimizin kilidi olan merak burada ön safta olmalı .Problemler karşısında nasıl hareket edeceğini bilmemek münhal ve tamamen merak duygusunu yitirmiş bir beyine mahsustur. Bir bilgenin sorunlara karşı bulduğu çözüm diğer kişilere oranla farklıdır.Bunun nedeni bildiğiniz üzere beynin sınırlarını zorlayıp onu tamamen bilgelikle doldurmaktır.Bunun için ayette dendiği gibi “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu!”

Sorunlarımız karşısında tam olarak filozof olmak gerekmiyor. Hayatımızda sorunlar vardır ama çoğu var olmamalı .Bunlar için problemin belirlenmesi ve eylemin gerçekleştirilip sonuca varılması bir yoldur. Psikolojik olarak etkilendiğimiz olaylarda kaçıp sözde zaman kazanmak o sorunu çözdüğümüz manasına gelmez.Bunu su içmeye benzetebiliriz. Su içmemek susuzluğu gidermez aksi takdirde susatır. Problemlere karşı alacağımız taviz ise kaçmak değil cevap aramak olmalı.
Her sorunun cevabı var mıdır?
Bu paradoks aslında bizi bir kurtuluş kapısına yöneltmez.Evet her sorunun bir veya birden fazla cevabı vardır.Yeter ki istedikten sonra...Bunlara dar bir açıdan bakmadığımız için yok hükmünde sayıp sorunlar arasında sıkışıyoruz.Bunalımda yanıtsız bıraktığımız bu soruları aslında kendimizi cezalandırmanın en iyi yoludur.Onları cevapsız bırakmak ise ruhtaki diriliği katletmesi demektir.
İnsanın sakin kalabilmesi ve bir netlik araması zor olabilir.Olaylara daha duygusuz yanaşıp safi bir hal aldırtabiliriz.Problemlerin aslında en büyük rol arkadaşı yaptığımız paniklik,sters ve travmatik gibi durumlardır. Elbette oluşan problem karşısında sabır gösterilip olayları olabildiğince sükûnetli bir şekilde sentezleyerek onlara doğruya en yakın cevabı vermek ilk başta kolay olmasa bile oluşan kaygı ve strese mağlup olmak onları tamamen cevapsız bırakmak demektir.

Cevapsız bırakılan her soru ruhu daima daraltıp ,insanı aptallığa doğru sürükler.Oluşan her problemde rastgele değil de mantık ve mantıklama çerçevesi içerisinde cevaplar aranmalı. Tabii ki de sorunsuz bir yaşam beklemek doğru değil.Sorun ve karar belirlendikten sonra eyleme geçilmesi atılacak en büyük adımdır.Problemler çözülürken onları geçmişteki hatalarla kıyaslayıp çıkmaza sürüklemek,bireyde tüm olayların onun kontrolü dışındaymış gibi tanımlatıp yanılgıya düşürür.Yanılgıya yer vermemek için sorunların nasıl çözüldüğü önemliidir.Düşünceler ve sorunlar senin tepkinle kalıcı hale gelir.Buna dikkat et lütfen.
Örneğin:
"İnsanlarla ilişkilerim sıkıntılarla dolu"dediğiniz zaman,kaçmak yerine başkasıyla bir ilişki kurup kalitelendirilmeli. Alternatif çözümleri listeleyip değerlendirmek kişiyi daha manalı kılar.
Sorunlarımız hep olacak.Önemli olan bunları çözme iştahımız.Onlardan kaçarak değil,üstlerine giderek yok edin.Bunuları çözmek için duyduğunuz enerji tamamen yaşama sevincinizde.O yüzden yaşama sevinciniz her daim güçlü olmalı.
DİĞER YAZILAR
Comentarios